Kur’an Âyet ve Sûrelerinin Tertibi
Kur’an-ı Kerimdeki âyet ve sûrelerin tertibi, sırası Resulullah(sav) tarafından yapılmış vahye dayalı (tevkîfi) bir iştir. Yani Allah’ın emriyle Cebrâil(as), getirdiği âyet ve sûrelerin yerlerini peygamberimize bildirir, Peygamberimiz de katiblerine söylerdi.
Kur’an ancak sahabelerin peygamberden sürekli işitip durdukları sıraya göre tertip edilmiştir. Böylelikle sûre ve âyetlerin dizilişi ilâhi bir emirle meydana gelmiştir.
Hz. Ebubekir’in(ra) Kur’an’ı Toplaması
Hz. Ebubekir’in(ra) halifeliği sırasında yaptığı işlerin en hayırlısı, en büyüğü, en azametlisi Kur’an’ı bir araya toplamak olmuştur. Hz. Ali(ra) “Mushaflar hususunda insanların en büyük ecirlisi Ebubekir’dir(ra). Çünkü Ebubekir(ra) Kur’an’ı iki levha arasına toplayanların ilkidir.” (3)
Yemâme savaşında beşyüze yakın hâfız sahabe şehit düştü. Hz. Ömer(ra) hâfızların ölmesi sebebiyle Kur’an’ın korunması hakkında endişe etti. Hz. Ebubekir’e(ra) gelerek Kur’an’ın toplanmasını tavsiye etti. Zira Kur’an yazılı olduğu ve ezbere bilindiği taktirde tamamen korunmuş olacaktı. Hz. Ebubekir(ra) Kur’an toplama işini vahiy katibi ve hâfız olan Zeyd İbn Sâbit’e(ra) verdi. Hz. Ebubekir(ra), Hz. Ömer ve Hz. Zeyd’e şöyle emretti: “ Kim size Allah’ın kitabından bir metin üzerine iki şahit getirirse o getirilen metni mushafa yazınız.” Heyet peygamberimizin Cebrail(as)’ın son okumasını da dikkate alarak ashabın iki şahitle birlikte getirdiği metinleri kontrol etmiş ve yazmışlardır. Bir araya toplanan Kur’an-ı Kerimi Hz. Ömer(ra), sahabelerin huzurunda okudu. Böylece ilim heyetinin önünde, bütün sahabelerin ittifakı ile Kur’an-ı Kerim eksiksiz olarak toplanmış oldu. Biraraya getirilen Kur’an-ı Kerimde hiçbir hata olmadığı konusunda fikir birliği meydana geldi. Büyük bir titizlikle toplanan bu Kur’an Hz. Ebubekir’e(ra) teslim edildi. Hz. Ebubekir de(ra) kendisinden sonra halife olacak zata, Hz. Ömer’e(ra) emanet etti. Hz. Ömer’den(ra) sonra kızı ve mü’minlerin annesi olan Hz. Hafsa’ya intikal etti.
Sonuç olarak Hz. Ebubekir(ra) değişik yerlerde yazılı bulunan ve insanların hafızalarında ezberle kayıtlı olan Kur’an ayet ve surelerinin bir araya getirilmesine hizmet etmiştir.
Hz. Osman’ın(ra) Mushaflar Yazdırması ve Çoğaltması
Hz. Osman(ra) zamanında Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Irak ve Suriye askerleri arasında bazı kıraat farkları ortaya çıktı. Bundan dolayı okuma konusunda ihtilafa düşülmesi üzerine Huzeyfetu’bnu’l Yemâni’nin(ra) ikazıyla Hz. Osman(ra) hemen faaliyete geçti. Hz. Zeyd’in(ra) başkanlığında bir ilim heyeti oluşturuldu. Hz. Osman(ra), Hz. Hafsa’ya haberci gönderip, yanında bulunan Hz. Ebubekir(ra) ve Hz. Ömer’in(ra) topladığı sahifeleri göndermesini, çünkü o sayfaları bir mushaf içinde yazdıracağını, bu tek mushafı her tarafa gönderip onu geçerli kılacağını, insanları bunu okumak ve bundan başkasını terk üzerinde toplayacağını bildirdi. Hz. Hafsa da(ra) yanındaki sahifeleri gönderdi. Bu ilim heyetine suhuflar getirtildi. Hz. Osman(ra) “Kur’an Kureyş lisanı üzerine nâzil olmuştur.”(4) Diyerek Kureyş lehçesi esas tutularak yazılması kararlaştırıldı. Heyet vazifesini bitirince asıl nüsha Hz. Hafsa’ya(ra) iâde edildi. Çoğaltılan bu nüshalar Medine, Mekke, Basra, Kûfe diğer rivayette Yemen ve Bahreyne de gönderilmiştir. Bu Kur’an-ı Kerim kitap şeklinde olduğu için “mushaf” denmiştir.
Kur’an-ı Kerim’in kendisine aid bir yazı şekli vardır. Buna resm-i hatt, hatt-i Osmani, resm-i Osmani de denir. Bundan sonra yazılan bütün Kur’an-ı Kerim’ler Hz. Osman’ın(ra) yazdırdığı mushaflar şeklinde olmuştur. Yazılacak ve basılacak mushafların bu esasa uygun olması şarttır.
Netice olarak Hz. Osman(ra):
- 1. Kur’an’ın okunuşu hususunda bir birlik sağlamıştır.
- 2. Kur’an hattının standardize edilmesine hizmet etmiştir.
- Hz. Osman(ra) 'ın bu hizmetinin bir neticesi olarak Mezhepler arası Kur'an okumada bir farklılık yoktur.